9 Mayıs 2012 Çarşamba

Bilgisayarı Kim Buldu ?

Bilgisayarın atası olarak kabul edilen icat, abaküstür. Abaküs, Çinliler tarafından 1800’lü yıllarda bulundu. Bu icadı araştıran filozof Hebiniz Pascal toplama-çıkarma yapan aritmetre adlı bir makine icat etti. Bu aletin içine daha sonra çarpma ve bölme işlemleri eklendi. 1830 yılında Charles Booboge önce fark makinasını icat etti. Bu makine buharla otomatik olarak çalışıyordu ve diğer bilgisayardan farklı fonksiyonları vardı; ayrıca işlem birimi, depolama birimi ve giriş çıkış üniteleri de bulunuyordu. Adolove Louse, analitik makine ile ilgili çalışmalar yaptı ve Bernolli sayılarını hesaplayan bir program yazdı. Bu, dünyanın ilk programıdır. Daha sonra 1850 yılında Charles Boole sadece 0 ve 1 sayılarının kullanıldığı ikilik sayı sistemini buldu. 1946 yılında Mark 1 adında gelişmiş bir bilgisayar yapıldı ve bilgisayar Amerika’daki nüfus sayımında kullanıldı. 2. Dünya Savaşına gelindiğinde daha yüksek hız, daha küçük hacim ve daha az maliyet gibi arayışlar arttı, araştırmalar hızlandı. Elektronik teknolojisindeki gelişmelerle 1975 yılında 8800 isimli bir bilgisayar devresi ortaya çıktı. 1977 yılında piyasaya sürülen bilgisayarlarda ise monitör ve klavye yerini aldı.

6 Mayıs 2012 Pazar

Parayı Kim Buldu ?

Dünyanın en eski para örnekleri,M.Ö. 7. yüzyıldan kalmadır. Aynı zamanda gerçek anlamda paranın ilk örnekleri olan bu kalıntılar, Türkiye’nin batısında, Lidyalıların yaşadıkları topraklarda bulundu. Fasulye biçimindeki bu madeni paralar altın ve gümüşten yapılmıştı. Paraların bir yüzünde kralı simgeleyen aslan ve boğa motifi, öteki yüzünde de değerini gösteren işaretler vardı. Zamanla para kullanımı Batı Anadolu’dan tüm Akdeniz ülkelerine yayıldı. M.Ö. 320 yılında bir yüzüne Büyük İskender’in profili basılan paralar yapıldı. O dönemde, Büyük İskender Tanrı olarak kabul edilmeye başlanmıştı. Daha sonra başka kral ve imparatorların portreleri de paralar üzerinde görüldü. Kâğıt paraların ilk kullanımı ise 11. yüzyılda oldu. Moğol İmparatoru Kubilay Han, askerlerinin maaşlarını kâğıt para ile ödemeye başladı. Avrupa’da ise kâğıt para ilk kez 1661 yılında Stockholm’de basıldı. Birkaç yıl sonra İngiltere’de de kâğıt paralar görülmeye başlandı. Amerika kıtasında ilk kâğıt banknotlar, 18. yüzyılda ortaya çıktı.

Telgrafı Kim Buldu ?

TELGRAF : William Cooke ve Charles Wheatstone adlı iki İngiliz1837 yılında , teller üzerinden elektrik akımı göndererek mesaj iletmeyi başardılar. Böylece ilk elektrikli telgraf makinesı ortaya çıktı. Elektrik akımı, alıcı cihazın kadranındaki bir dizi iğneyi hareket ettirerek ulaştırılacak mesajın ekranda belirmesine yardımcı oluyordu.

Telefonu Kim icat etti

Edinburg doğumlu Alexsander Graham Bell, Amerikan yurttaşlığına geçmişti ve sağır bir kıza aşıktı. Sağırlara nasıl yardımcı olabileceğini düşünüyordu. Boston Üniversitesi'nde ses fizyolojisi profesörü iken sesleri Mekanik olarak yeniden üretme fikri kafasını sürekli meşgul ediyordu. Ses dalgaları, Elektrik akımına dönüştürülebilirse, o zaman elektrik akımının da bir devrenin öteki ucunda yeniden sese dönüşürülebileceğini düşünüyordu. 1876 yılıydı. Bir Gün sesi taşımak üzere tasarladığı bir araçla deney yaparken, pilin asiti pantolonuna döküldü. Asistanı Thomas Watson'dan, Watson'ın binanın başka bir tarafında olduğunu bilmeden yardım istedi. Bundan sonra neler olduğunu laboratuvar notlarında şöyle anlatır: "Ağızlıktan şu tümceyi söylemiştim: 'Bay Watson, buraya gelin. Sizi görmek istiyorum.' Şaşılacak bir şey, ama geldi ve söylediklerimi duyup anladığını söyledi. O'ndan sözlerimi yinelemisini istedim. Harfi harfine yineledi. Sonra yer değiştirdik Watson, kitabın birinden ağızlığa birkaç bölüm okurken alıcıdan dinledim. Çıkan seslerin alıcıdan geldiğine hiç kuşku yoktu. Duyulan ses yüksek, ama anlaşılmaz ve boğuktu. Ne söylendiğini çıkaramadım, ama rastgele bazı sözcükler çok açıktı; en sonunda da çok açık ve anlaşılır biçimde "Bay Bell, söylediklerimi anladınız mı" tümcesi duyuldu. Bell, bir yıl sonra telefonun patentini aldı. Birkaç Ay sonra Bağımsızlık Bildirgesi’nin yayımlanışının 100. yıl kutlamalarının en coşkulu günleriydi. Konuk Brezilya İmparatoru 2.Pedro, "Bu konuşuyor" diye haykırarak onu bütün dünyaya duyurdu. Telefon bulunduğu sıralarda, Amerikalı bir Belediye Başkanı "Bir gün her kentte bir tane olacak" dediğinde cüretkar bir öngörü sayıldı. İngiltere’de de Postane Başmühendisi Sir William Preece, bir halk komitesinde, "Amerikalıların telefona ihtiyaçları var, ama bizim yok. Bizim elimizde bir yığın haberci çocuk var" dedi. Arthur C. Clarke, yirminci yüzyılın sonlarından önce dünyadaki her köyde değil, her evde bir telefon olacağını daha o Günden tahmin etmişti. Thomas Edison, telefonu geliştirdi, gramofonun habercisi olan fonografı buldu. Joe Nickell, bu şeyin kolay kabul görmediğini şöyle anlatır: "1878'de, Fransız Bilimler Akademisi’nin üyeleri Du Moncel’in, Thomas Edison’un son buluşu ile ilgili olarak gerçekleştireceği bir gösteriye tanıklık etmek için toplanmışlardı. Toplantıya ünlü fizikçi Jean Bouilland da katılmıştı. Küçük, ilkel fonograf konuşmaya başladığı sırada (Du Moncel’in biraz önce söylediği sözleri yanlışsız yinelerken) 82 yaşındaki Bouilland, fizikçinin üzerine atılıp boğazına sarıldı. "Seni sefil!" diye bağırdı."Bir vantroluğun hileleriyle bize aldatmak istemeye nasıl cüret edersin! "Bouilland, bir tek insanların konuşabildiğini, makinelerin konuşamayacağını "kavramış" biriydi!" Maxwel’in konuyla ilgili makalesi aslında 1865 yılında yayınlanmıştı. Maxwel'in Elektromanyetik Dalga Kuramı, büyük bir düşünsel başarıydı ama bazı İngiliz ve Avrupalı bilim adamlarının fazlaca ilgisini çekmemişti. Makalesinin yayınlanışından tam 23 yıl sonra 1887 yılında Alman fizikçi Heinrich Hertz (1857-1894), elektromanyetik dalgaların varlığını denel olarak kanıtladı. Hertz, bunu başarabilmek için, dalgaları yayan bir verici ve bir alıcı yapmıştı. Böylelikle dalgaların iddia edildiği gibi hareket ettiklerini kanıtlayabilecekti; ama o zamanların iyi donanımlı laboratuvarlarının çoğunda bulunabilecek basit elektrikli teçhizatı kullanmıştı. Hertz'in vericisi, aküyle çalışan bir endüksiyon bobiniydi; yani günümüz otomobillerinde bulunan ateşleme bobinine (kontakt) benzeyen ve ayarlanabilir bir kıvılcım boşluğu bulunan bir kıvılcım veya endüksiyon bobiniydi. Ayrıca vericinin üzerinde çift kutuplu Anten olarak işlev gören iki tane düz metal plaka bulunuyordu. Hertz'in alıcısı küçük bir boşlukla ayrılmış bir tel devreydi. Vericilerin boşluğundaki salınım yükü, Uzay'da ışıyan elektromanyetik dalgalar, alıcıya ulaşırken, telde bulunan sabit Elektronların hareket etmesine ve devredeki boşlukta bir kıvılcımın oluşmasına neden oluyordu. Sonuçta, Hertz'in laboratuvarında kıvılcımlı telsiz telgraf sistemi doğmuş oldu. Üzerinde yapılacak önemsiz değişikliklerle Hertz'in cihazı, kodlu mesajlar gönderebilecek bir biçime dönüştürülebilrdi. Ama ne var ki Hertz, iletişim teknolojisiyle ilgilenmiyordu. Sonuçta o, Maxwell'in kuramsal çalışmasının önemli bir kısmını deneylerle doğrulayan bir bilim adamıydı. Hertz'in yaptığı deneyleri açıklayan popüler, çağdaş yorumlar, bu deneylerin olası pratik kullanımlarından söz ediliyordu; ama Hertz, araştırmasının bu yönüne ilişkin olarak hiçbir yorumda bulunmadı. Bu sıralarda İngiltere’de Sir Oliver Lodge (1851-1940) da benzer çalışmalar yapıyordu. Bu çalışmaların aksayan yanları bulunmasına karşın, Hertz, telsiz dalgalarının, telgrafın keşfinde ilk adımları yansıtır. Hertz ve Lodge, verici ve alıcı cihazları belirli bilmsel ilkeleri kanıtlamak amacıyla yapmışlardı; ama yine de Lodge, Alman meslektaşına kıyasla, teknolojik sorunlarla daha fazla ilgileniyordu. Sözgelimi, elektrik dalgaları üzerine yaptığı araştırma, fırtınalı havalar sırasında yeterli koruma sağlayamayan yıldırımsavarların gelişkin hale getirilmesine yönelik bir araştırmadan türemişti. Uygulamaya yönelik ilgisine ve elektromanyetik ışıma hakkındaki üstün bilgisine rağmen Lodge, telsiz telgraf düşüncesine ilk yönelenlerden birisi olamadı. 1892 yılında bir başka İngiliz fizikçi (tabi ki o da bir Sir), Sir William Crookes, popüler bir bilim dergisinde, Hertz'in keşfettiği dalgaların mucizelerini öven bir makale yazmıştı. Crookes'in kehanetlerine göre bu dalgalar, gelecekte Hava koşullarının kontrol edilmesini, daha iyi ürünler yetiştirilmesini, aktarım telleri kullanmaksızın evlerin aydınlatılmasını sağlayacaktı; o sıralarda ise tellere, direklere, kablolara veya pahalı aletlere gerek duymayan bir telgraf sisteminin yaratılmasında kullanılabilirlerdi. Tarihçi Hugh G.J.Aitken ise, 1892 yılının telsizle iletişimin gelişiminde bir sınır çizdiğine inanıyor. Önceleri, elektromanyetik dalgalar üzerine yapılan deneyler, Maxwell Kuramı'nı geçerli kılma amacını güdüyordu. Ama 1892 yılından sonra deney yapan kişiler, sinyal gönderme sistemlerine, yeni cihazların geliştirilmesine veya icat edilmesine ve bilimsel makaleler yerine, Patent başvuruları gerektiren ticari gelişmelere yöneldiler. Lodge, 1894 yılında İngiliz Bilim Geliştirme Derneği'nin yıllık toplantısında, icat ettiği vericiyi tanıttı. Yaklaşık 55 metrelik bir uzaklığa, mors alfabesiyle sinyaller gönderdi ve telsiz telgrafın sunacağı olanakları anlattı. O sıralarda Lodge, telsizle iletişim konusunda bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyordu ve bu alandaki bilgisi oldukça fazlaydı. Bunun yanısıra, bu konunun gelecekte çok büyük bir etkiye sahip olacak yönleri üzerinde de çalışmalarda bulunuyordu ki bunlar arasında en önemlisi 'seçici akort' tu. Bu buluş, telsizle iletişimden yararlanan kişilerin daha düşük frekanslarda haberleşmelerini sağlayacak ve böylelikle başka sinyallerin araya girmesini engelleyecekti. Maxwell, 19. yüzyılın büyük öncülerinden biridir. Bir Gazın sıcaklığının o gazın molekülleriyle ilişkisini açıkladı ve "gazların kinetik kuramı" nın oluşmasında belirleyici rol oynadı. Aynı matemaktiksel hünerini, elektrik ve manyetizma olayları arasındaki ilişkiyi açıklayan denklemleri kurarken de kullandı. O, gerçek bir araştırmacıydı. Mekanik ve Astronomi ile de ilgilendi. 1861 yılında renkli fotoğrafı ilk olarak o çekti. kelimeler : telefonu kim icat etti, telefonun icadı, telefonu kim buldu, telefon ne zaman icat edildi, telefonu kim icad etti, telefonun tarihi, telefonu kim ne zaman buldu, telefonun tarihçesi

Çamaşır Makinesini Kim Buldu ?

Yüzyıllar boyunca kadınlar çamaşırlarını akarsu kenarlarında elleriyle ovarak ve tokaçlayarak yıkadılar. Akarsuların olmadığı yerlerde, çamaşırlar, tahta, bakır ya da demir leğenler içinde yıkandı. Roma’nın Sapo bölgesinde kurbanlık hayvanların yağ içeren küllerinin sabun olarak kullanıldığına dair kaylıtlar bulunmuştur. 18. yüzyılın sonlarına gelinceye kadar, başka bir çamaşır yıkama yöntemi yoktu. Peki çamaşır makinesini kim icat etti? 1782′de Londra’da Henry Sidgier altıgen biçiminde, ahşaptan yapılmış, kapalı bir çamaşır teknesi yaptı. Bu teknenin içine yerleştirilen tahta çubuklar arasına çamaşırlar sıkıştırılıyordu. Teknenin iki ucu, iki askıya asılıyor, sonra da kol gücüyle döndürülüyordu. Tamamen insan emeğine dayanan bu sistem hem çok yorucuydu, hem de alışıla gelmiş yöntemlere oranla daha uzun zaman alıyordu. Makineden çıkarılan ıslak çamaşırlar, iki tahta merdanenin arasından geçirilerek sıkıştırılıyor, böylece bir yandan sulan süzülürken, bir yandan da bir anlamda ütülenmiş oluyordu. 1791′de Ferguson Hardie adında bir İngiliz, merdane kolunun tek yönlü hareketiyle, merdanelerin hem ileri, hem de geri gelmesini sağlayan bir sistem geliştirdi. Bu sistem sayesinde, hiç değilse sıkma mekanizmasında bir ölçüde kolaylık sağlanmıştı. Ama yine de bütün işlemler insan emeğine dayanıyordu ve oldukça yorucuydu. Thor - Alva Fisher Amerikada 1797 de çamaşır yıkamak için fırçalama tahtası Nathaniel Briggs tarafından icat edildi. 1851 de Amerikalı James King tamburu olan başka bir çamaşır yıkama makinesinin patentini aldı. çamaşırlar bu tamburun içerisine konuyor ve tambur el ile çevriliyordu. 1858 yılında Hamilton Smith Döner çamaşır makinesinin patentini aldı. 1874 yılında Indiana’da William Blackstone eşine bir doğum günü hediyesi olarak bir çamaşır yıkama makinesi yaptı. 1906 yılına kadar yapılan tüm çamaşır makineleri insan gücü ile çalışan, genelde amatör denemeler olarak kaldı. Alva John Fisher, elektrikle çalışan ilk çamaşır makinesini icat etti. 1908 yılında Alva Fisher’in çamaşır makinesi Chicago’da bulunan Hurley Machine Company tarafından üretilmeye başlandı. Makineye Thor adı verildi. Bu makinenin patenti 1910 yılında alındı. 1924 yılında ilk kurutmalı makineler piyasaya çıktı. 1937 yılında Bendix Corporation adlı şirket ilk tam otomatik çamaşır makinesini üretti. 1940′lı yıllardan itibaren tam otomatik makineler ev hanımlarının hizmetine girmeye başladı.

Ampulü Kim Buldu?

1879'da Edison bir elektrik ampulü icat etti. Kömürleştirilmiş iplikten Flamanlarla deneyler yaptıktan sonra karbonlaştırılmış kağıt flamanda karar kıldı. 1880’de evde güvenle kullanılabilecek ampuller üreterek tanesini 2,5 dolara satmaya başladı. Ancak 1878 yılında bir İngiliz bilim adamı olan Joseoh Swan da bir elektrik ampulü icat etmiştir. Ampul camdı ve içinde kömürleştirilmiş bir flaman bulunuyordu. Swan, ampulün içindeki havayı boşlattı çünkü havasız ortamda flaman yanıp tükenmiyordu. Bu iki bilim adamı güçlerini birleştirmeye karar vererek Edison ve Swan Elektrikli Aydınlatma Şirketi’ni kurdular.